13 Mayıs 2011 Cuma

Porno film izleyen kadın

cinselliğin güzelliğini keşfeden kızdır. bir de annem ve teyzem. önce annemden ve teyzemden bahsedeyim. sonra bu kıza dönerim. vakti zamanında porno arşivi yapıyoruz kendimizce. yanlış hatırlamıyorsam ya lise 1'e gidiyorum ya da orta sona. o vakitler erkek grubumuzdaki herkes kendini rocco siffredi sanıyor. eee, haliyle herkes bir bereket tanrısı edasında. 
herkes bereket tanrısı edasında da bu tanrılığı kutsayacak tanrıçalar yok. olsalar da üst sınfılardaki çocuklarla o kutsama işini yapıyorlar. bize düşense elizabethle idare etmek.

bir gazete bayiinden porno dergi almak ise başlı-başına dert. ki o zamanlar bulunduğumuz yerdeki tek gazete bayiinin hemen yanında da bizim okuldaki felsefe hocasının erkek kardeşinin berber salonu var.
artık nasıl bir paranoyaya kaptırmışsak kendimizi, o gazete bayiinden porno dergi almak için saatlerce tekli okey oynayıp yenilene dergi alma işini kitliyoruz. bir de hesabı. 
o kişi ise ıkına ıkına gidip dergiyi alıp geliyor. dergiyi alıp geliyor da küçücük bir dergi, yaklaşık 7-8 erkek. ne yapacaksın şimdi? dergiyi sırayla elden ele geçiremiyorsun. mendeburun biri lavaboya gidip sayfaları yabışdırıp gelebiliyor. biz de kendimizce çözüm bulup sayfaları kardeş payı yapıyoruz.

bu kardeş payı yapma aşamasında ise kimisine derginin en feyz alınacak yeri düşüyor. kimine ise siyahi bir abimizin üçüncü bacağı. eee nabacan? bu işler nasip-kısmet. değil mi hocam? inşallah.

bu vakitlerden birinde dergi elimizde, ders başlamadan önce kızlardan gizli okuyoruz arka dörtlüde. o ara hoca girmiş içeri haberimiz yok. sayfa üleştirmede hakkına razı olamayan gavatın biri demesin mi, "hocam borno dergi okuyolar."
telefuzunu siktiğimin ergeni yüzünden hoca yerinden ayaklanıp geldi yanımıza. tek tek sayfaları kıçımızdan-başımızdan çıkarıp geçti yerine. konu okul idaresine iletilmedi. 
fakat hocanın bu olayı hep aklımda. aklımda, hem de ne aklımda. herif bir kaç yıl sonra önüme çıkıyor çarşıda-bazarda, benim yüzümde şeytani bir gülümseme, "ulan" diyorum. "acep otuzbir çekti mi o sayfalara bakıp?"
çekse banane, çekmese banane. ama ergen merakı işte. okuldan mezun olduk, tek tek hocalarla vedalaşıyoruz. utanmasam bu hocayla tokalaşıp yanak yanağa öpüşürken kulağına fısıldayacağım, "hocam, çektiniz de mi?"

unutuldu gitti bu mevzu. ergenliğe siktiriboktan porno dergilerle giren son nesilin neferlerindne birisi olarak bilirim o ruhu. amatör ruhu. sadece sporda değil, cinsellikte de işe yarardı o amatör ruh.
şaka yapmıyorum. keyifliydi. içtendi ulan. ne bileyim işte, daha bir manalıydı ana-babayı uyutup da bir otuzbir çekip uyumak için verilen mücadele. şimdiki nesilin bu kadar ruhsuz olmasının nedenlerinden birisi de budur bence. şehvete dair dökümanlara zart diye ulaşabilmeleri. ulan biz bir komşu kızının memesine değmek için bin takla atardık be allahsız tospağalar!!!

bu görsel dökümanlardan sonra kaset ve cd mevzuları çıktı. o ara çıkmış da olabilir. biz geç tanıştık işte. topluca izlenen porno filmler mi dersin, siktiriboktan video salonları mı. hiç unutmam hatta, üniversite birinci sınıftayken sırf taşağına bir piçle gittik porno film oynanan sinemaya, geçtik en arkaya. geleni-geçeni izleyip gülüyoruz. filmin ortasında bir baktık, peçeteci abi elinde fenerle dikildi tepemize. feneri çüklerimize tutup konuşuyor, "kakın la siktimin ipneleri."
biz yaldır yaldır sinema salonunu terkedip koştuk dışarı. kendimizi sokağa attık hala gülüyoruz. neye gülüyorsak, mizah anlayışımızı itler sikesice.

bu dökümanlar işte, arttı da arttı. eee, haliyle bizler de yangında kurtarılacak ilk malzeme olarak yanımızda taşıyoruz hep. evde nereye saklayabilirsin ki. o zamanlar başarı elde ettiğim bir spor müsabakasının da siktiriboktan bir cd kaydı var.
ben montumun iç cebinde porno cd taşıyorum. bir gün eve geldim ki annemle teyzem porno izliyor. ciddi ciddi porno izliyorlar ama. filmin daha başları. ben içeri küt diye düştüm bunların eli-ayağı birbirine dolaştı. artık o an nasıl bir şaşkınlık yaşıyorlarsa, benim spor müsabakamın cd'si yerine porno cd'yi takmışlar vcd player'a.
o andan aklımdan kalan en net anı: teyzemin terliğini televizyona fırlatıp anneminse elindeki suyu televizyona savuruşu. sanki it sikişini ayıracak kadın. ha bir de böyle bir mevzu var tabii. sokakta sikişen itlerin üzerine su dökmek. hay aklını siktiğimin salakları.

neyse işte, bu mevzu da unutuldu gitti. tekrar döndük üniversiteye. elizabethe devam. fakat bilimi geliştiriyor bir yerlerde birileri. belki sikiş-sokuş için belki de gerçekten insanlık için. bu konuda fikri olan bir dürzü daha doğru açıklama yapabilir birazdan. dinlerim.
bilim geliştikçe insanın hayal dünyası da değişiyor haliyle. bugünlerde mesela 3d porno çıkacakmış. artık ne sikime yarayacaksa. herifin siki salonun ortasında dolaşacak. kafada canlandırması bile iğrenç. öğğhhh. zira bizim salonun ortasında peynir gibi karılar dolanmaz. dolansa dolansa zenci abilerin malafatı dolanır o da yerde seker...

bu üniversite yıllarında bir hanım ablamız vardı. ev arkadaşlarının katakullisine gelmiş bir genç. mecburen bizle kalıyor. bizle kalıyor da biz dediğim 3 büyükbaş erkek. 
ne gecesi ne de gündüzü belli adamlar. kız ilk bir hafta yemekler yapıyor, peçete falan koyuyor sofraya. mutfaktaki masada yemek yiyelim diye bir dünya zılgıt çekiyor. her gün kapı-pencere silip ortalığı süpürüyor.
bir gün eve geldim ki yerler çamaşır suyu kokuyor, kestim biletini. baktım gidecek yeri yok. kal dedim. ama düzeltme bizi. amına koyim sen bizi düzelttikçe biz iyice zıvanadan çıkıyoruz. ulan salonun ortasına gazeteleri sarıp menemen yemenin kime ne zararı var. manyak mısın sen, bir dünya masrafla uğraşıyorsun. peçete almak nedir la! koy ortaya tuvalet kağıdını. yemekten sonra ağzını silecek olan deyyus, alıp o peçeteyle silsin ağzını-yüzünü.

az-çok alıştırdık kendisini bu tarz ayılıklara. fakat konu cinselliğe geldi, muhabbet tıkandı. çünkü evdeki kimsenin manitası değil kız. ciddi ciddi saygı duyup seviyoruz da kendisini. bizim de az-çok tüm porno cd'ler, dvd'ler ortada olduğundan, ki ortada olmasa bile o artık temizlik muhabbetine buluyor, o da yavaştan yavaştan alışmaya başladı mevzuya.
ilk başlarda "yav, aşk olmadan cinsellik olmaz"dan girdi, "nasıl izliyorsunuz bunları"dan çıktı. el mahkum göt gardiyan, bir şey diyemedik. tez vakitte kendisi başka bir kız bulup kendi evlerine çıktı da kurtulduk.

epey bir süre görüşmedik kendisiyle. o okulu falan bıraktı, tekrar geri geldi. mutasyona uğrayıp az-çok alımlı bir kız oldu, bir gün geldi benim dükkana ve şu ricada bulundu;

"sizin porno cd'lerden versene, izleyecez."

ulan desem ki biz çekelim filmi, gelelim size arkadaşla. ikinizie ikimiz, bayram etsin si...

olmaz. ayıp olur. o kadar delikanlı ayağına yatıp ilik gibi karıları salak salak heriflere kaptırmışız. bunları da kaybedelim. dert değil. tamam dedim. akşam iş çıkışı bize gel vereyim. geldi kız, verdim cd'leri. izleyip bir kaç hafta sonra geri getirdi. geri getirdiğinde de ekledi;

"en güzeli şu havuz kenarındaki zenciyle sarı hatunun olandı."

doğrudur dedim, süt dökmüş kedi gibi. ev arkadaşım da öyle diyor deyip ayak tabanlarımı götüme vura vura kaçtım. geçenlerde msn'e eklemişti beni. bir de facebook'tan mesaj atmıştı. msn'de reddedip facebook'tan engelledim. yüzüm yok. neme lazım. bu sefer aygır maygır ister. kim gidecek ta buradan hipodroma.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder