2 Mayıs 2011 Pazartesi

Kişinin uyuyamadığı için kendini yakması

her şeyin gerçekliğini ıspat için gerçekleştirilmesi gerekli durum. ama ben tepeden tırnağa sırılsıklamım. ama ben tepeden tırnağa gözyaşıyım. birisi tenime dokunsa diliyle, tuzumdan yüzünü ekşitir.
ben tepeden tırnağa kanım. tepeden tırnağa tükürüğüm. birisi hissetse. birisi anlasa. birisi benim kendi gerçekliğimi kendime ıspat için kendimi asla ve asla yakamayacağımı hissetse işte o zaman çözülecek her şey.

adını sormadan alıp götüreceğim onu. yaşını sormadan. burcunu. hobilerini, fobilerini... birisi görse bu durumu. görmekle kalmayıp derdimi anlasa. işte o an sonsuz olacağım ben.
ne kafamdan aşağı dökeceğim bir bidon benzine uzanacak elim. ne de zippo çakmağım aydınlatacak gecenin karanlığını.

ben, kadınsı çıkarlardan ve art niyetlerden arındırılmış bir meleğin tenine gömülmeyi bekleyeceğim. ve canımın yanmasının, onun teninde dinmesini arzulayacağım.
zira; canım acıyor. boğazımda bir yumruk. ne yutabiliyorum. ne de kusabiliyorum. öylece bekliyor orada. öylece zorluyor beni. bir adım ötemde ise balkon parmaklıkları. davet ediyor beni. "gel" diyor. "daya ellerini bana. sonra da bırak aşağıya kendini. gerçekliğini ıspat et ölümünle. uykusuz gecelerin manalansın. güneş doğarken kafanı yastığa gömmelerin son bulsun. gel."

canım acıyor. hem de o kadar çok acıyor ki betimleyecek tek bir kelime aklıma gelmiyor. zihnimde karman-çorman görüntüler. dilimde ise dillendirilemeyen sözcükler. 
öylece bekliyorum. yazdıklarım, edebi bir sanat sayılıyor. oysa yazdıklarım benim can çekişmemin kanıtı. yazdıklarım, ölümümün kanıtı. gerçekliğimin değilim. varoluşumu tamamladığımın değil. ölüyor oluşumun kanıtı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder