3 Mayıs 2011 Salı

Acı çektiğini sanan birisine ağız burun dalmak

şu dünyada en çok yapmak istediğim eylemlerden birisi. tabii burada acı çekenden kastım ölümcül bir hastalığın pençesinde kıvrananlar ya da ne bileyim çocuğu ölmüş bir annenin iç yanması değil.
daha basit eşiklerde cereyan eden üzüntüyü alıp da hayatının hatta hayatın en büyük acısıymış gibi sunan insanlar. onların iki yüzlülüğü. ve onların kendilerini bu acı sayesinde pazarlayışı. 

gerçekleştirmek istiyorum işte bunu. sol yumruğumu ağzına ağzına indireyim. yakın mesafeden kafa atıp yere sereyim. yere düştüğü an dayanamayıp sol ayağımın burnunu karın boşluğuna geçireyim. defalarca. seri şekilde. bir yerlerden destek alıp sol ayağımın tabanıyla yüzünü ezeyim. gerçek acının ne olduğunu anlaması için. anlamayı geç, kabul etmesi için.

siktiriboktan hayatındaki sikkolukların hepsinin aslında kendi egosundan kaynaklı sikiklikler olduğunu anlatmak için. kötü mü olur? asla! en azından gerçek bir iletişime geçmiş oluruz. o da bana vurabilir. benim inandığım her şeyin ne kadar berbat eşiklerde algılanıp yaşanıldığını, ne kadar berbat eşiklerde algılayıp yaşamadığımı kabul etmem için. zira iletişimsizlikten geberiyorum. iletişimsizlikten geberiyoruz.
bu kavga meydanından birbirilerimizin bileklerinden tutup da doğrulalım diye. acıdan doğan arınmayı biz en gerçeğinden kavrayalım diye.

olmaz ama izin vermez hiç kimse. kanunlar korur birilerini. kurallar. toplum korur. her şeyi geç, cesaretsizlik korur. birisine sataşsan şimdi sokakta, geri çekilir kendisi.
yarına kalmak her şeyden daha önemli çünkü birileri için. oysa bugün geçiyor. bitiyor. birazdan güneş doğacak. birazdan sabah olacak. ne oldu? sabah ne umuluyordu, gece ne bulundu?

bunu istiyorum ben. insanların ruhlarındaki soyut acıları somut acılarla yer değiştirmek için. hem böylesi daha tedavi edilebilir hem de böylesi daha gerçek. en azından bir izi var. afili bir faça gibi.
oysa içteki acılar makyajla kapatılabiliyor. fondoten her şeyi gizleyebiliyor. pudranın morlukları gizlediği gibi. gece denen kavramın her türlü günahı ve suçu kapadığı gibi.

bunu istiyorum ben. hiçbir şeyi istemediğim kadar. acı denen olgunun-duygunun aslında ne kadar göreceli bir şey olduğunu ıspat için. hepsi bu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder