27 Nisan 2011 Çarşamba

İnsanların gece 12'den sonra balkabağına dönüşmesi

her birimizin dönüşme olayı. gregor samsa bok yesin. asıl marifet bu. marifet; insandan böceğe dönüşmek değil, marifet; insandan balkabağına dönüşmek.
her birinizin dönüşümü bu. her güne binbir umutla başlayıp, her güne binbir ümitle başlayıp kaybetmenin merasimi bu. sonrasında gelen yalnızlık ve ümitsizlik. bir de üzerine karanlık gecenin kasveti eklendiğinde masallar gerçek oluyor. sonu mutlu bitenler değil ama. sonu kötü bitenler. bittiği yerde başlayanlar değil ama. gerçekten bitenler.
bu bitiş esnasında insan sıkışıyor, bu bitiş esnasında insan acıyor, hem ruhen hem de bedenen. ömrünün muhasebesini yapmaya cesareti olanlar boktan bir muhasebeci gibi hesap-kitap yapıyor. olmayanlar ise her şeyin üzerini tutulmayacak sözlerle, yutulacak yeminlerle örtüyor.

sevişlerle saklanıyor bir çok şey. öpüşlerle. yalanlar söyleniyor en kallavisinden. ödünler veriliyor. ödüller değil. koca bir masal diyarına dönüşüyor hayat. kişi ise o masalda boktan bir prenses oluyor. öpülmeyi bekleyip kahrolan bir kurbağa. mağlubiyetle biten bir günün ardından gece olduğunda küle dönüşüyor en güzel kadınlar. yanıp dumanları çıkmadan hem de. kedilikleri ise sonradan geliyor.
prensesler pamuğa dönüşüyor, beyaz atlı gençler bir yurtsuza. masallar gerçekleşiyor gecenin en karanlık anında. gece gündüze "kaç" diyor. "ben geliyorum. tüm karanlığım ve yıkıcılığımla yok edeceğim. kaç! tüm masallarını alıp gerçeğe çevireceğim."

kaçıyor gündüz. kaçıyor gündüz gerçekleşenler. gündüz mutlu-mesut olanlar. yalanlardan ve riyalardan gökdelenler inşaa edenler inlerine çekiliyor. her şey küçük zaman aralıklarına hapsediliyor bu kaçış esnasında. sevişler, öpüşler, dokunuşlar. ve uyku.
bir kaç dakika daha fazladan uyumak için alarmları ertelemenin hayalleri kuruluyor, bir kaç dokunuş, bir kaç öpüş daha gerçekleştirmek için yorgunluktan geberen bedene ve ruha inat zamanla yarışılıyor.

evet, aslında zamanla yarışıyor herkes. fakat kazanan belli. bastırılmış duygular, bastırılmış egolar, gündüz verilip gece yutulan sözler. gündüz gidilip gece dönülen yollar. 
herkes köşesine çekiliyor. herkes mağarasına. idealar dünyasının hayaletleri tavanda geziniyor. ceninler doluyor ortalığa. piç edilmiş hayaller. hadım edilmiş gelecek. yok oluyor insan. gram gram. dirhem dirhem. bu yok oluş onuruna dokunuyor. gündüz başlanılan gün ile gece karşılaşılan manzara birbirine uymuyor. oysa tersten de düzden de aynı gözükmesi gerekmiyor mu diyor, insan. hayat da. ölüm de.

olmuyor. yaşam ambigram değil çünkü. yaşam; fazlasıyla çetrefilli, özgüven eksikliğinden muzdarip, dar kalıplara hapis bir gerçek. 

gece 12'den sonra herkes balkabağına dönüşüyor. sadece kadınlar değil. sadece ümidini ve geleceğini anlık duygulara yüklemeyi göze alamayanlar değil. sadece geleceğinde mutlu olamayacağını hissedip mutluluğunu geçmişinde yaratanlar değil. erkekler de bal kabağına dönüşüyor. bu dönüşümün kristal ayakkabı ise çoğu kez prezervatif oluyor.

1 yorum:

  1. balkabağına dönüşenin sadece ben olmadığına sevindim. bir işe yaramaz ama,neyse..

    YanıtlaSil