23 Kasım 2009 Pazartesi

vuslat



ne yapar ki,
vuslatı tadan iki sevgili?


dilimde,
hiçbir lügatta karşılığı olmayan hırıltılar.
içerimde ise,
geçmişimin kabuk tutmuş yaralarının kaşıntısı.

ne yapar ki,
vuslatı tadan iki sevgili?

sevişirler mi,
birbirlerinin dudaklarını kanatırcasına?
sarılırlar mı yoksa,
birbirlerinin bedenlerinde kendi varoluşlarını somutlaştırmak için?

ne yapar,
vuslatı tadan iki sevgili?

birbirlerinin yüzlerini okşayıp,
şiir mi okurlar birbirlerine?
birbirlerinin anlattıklarını hatmedip de,
hafızımı olurlar aşk denen dinin?

dilimde,
hiçbir lisanda tadı tarif edilemeyecek küçük bir dil.
geleceğim ise,
o dilin yoğurabileceği her şey.

ne yapar,
vuslatı tadan iki sevgili?

susarlar mı sadece?
susuşları, susuzluklarını dindirir mi?
yoksa,
gülerler mi kahkahalarla?
kahkahaları paralanır mı,
hayat denen yosmanın yüzünde?

ne yapar,
vuslatı tadan iki sevgili?

birbirlerinin bakışları sayesinde,
delinip de geçerler mi içlerinden?
yoksa,
tıkanıp kalırlar mı kendi cümlelerinin altında?

ne yapar,
vuslatla iki sevgili?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder