11 Kasım 2009 Çarşamba

seni anlıyorum!

bilinen en eski ve en soyluyalandır! soytarılık da diğer tüm kavramlara fark atar! çünkü; kimse, kimseyi anlayamaz!
belki tanıdıktır insanların acıları! hatta gözyaşlarının tadı aynıdır! fakat hiç kimse, hiç kimseyi tam anlamıyla anlayamaz!
güç yetmez buna!
tanrının insanlara bahşettiği beynin kullanım limiti bu eylemin gerçekleşmesi için olanaksızdır!

otobüs durağında bekleyen kişinin içinden geçenleri siz bilemezsiniz! o'nun da sizin içinizden geçenleri bilemeyeceği gibi! ya da parkta oturan yaşlı, tonton bir amcanın her gece üvey kızına tecavüz eden bir ruh hastası olduğunu bilemezsiniz! bilemeyiz! çünkü; bilinen en sağlam zırh insan derisidir! kokusunu salmaz dışarı! belli etmez içindeki kokuşmuşlukları!

seni anlıyorum!

ne büyük bir palavra! hıçkırıklarınız boğazınızda düğümlendiğinde belki de duyulması gereken tek yalan! söyleyen ruhsuzların burunları uzamaz ama! size sarıldığında, kollarının yettiği kadar anlayacağını görürsünüz! çünkü; insan denen düşünen hayvan, kelimelerinin yettiği kadar alçak gönüllü! kollarının yettiği kadar anlayışlı! gözlerinin açıklığı kadar uyanık! hayalleri kadar insandır!

seni anlıyorum!

duyduğunuz an kusmamız gereken bir cümle! parmağımızı boğazımıza sokup tüm pislikleri lağıma göndermek için!
kalpteki pislikleri kusmak için de bu cümlenin duyulması gerekmektedir! insanların yüzlerinin anlamsızlığı işte bu cümleden sonra tasdik edilir!
kıpkızıl bileklerini gözünüze sokup de ağzını açmadan hayat kelimesinden ne anladığını size anlatan, ölmeyi başaramayan insana söylemeyin bu cümleyi! sakın ha! kravatla kendini asıp da öbür tarafa gidemeyen, boğazı mosmor olmuş, emekliliğine 6 ay kalmış devlet memuruna da söylemeyin bu cümleyi!

tanrı'ya küfretmesine neden olursunuz her birinin! evreni yerle bir etmelerine neden olursunuz!
bir de 7. kattan aşağı atlayıp da sadece sol bacağını kırmayı başarıp tanrı^'yla yüz yüze görüşme randevusunu erken bir tarihe almayı başaramayan bana söylemeyin bu cümleyi!
kusarım yüzünüze! kusarım kafanızdan aşağı! şimdi, tekerlekli sandalyede oturuyor olmam farketmez! siz ayakta olsanız bile, ben bu cümleden sonra kafanızdan aşağı kusacak kadar pislik biriktirebilirim içimde! midemde ve kalbimde!

"seni anlıyorum!"

fahişelikten daha eski bir meslek!

her ne kadar "ben hepinizi anlıyorum" diye bağırsam da sakın siz kimseye söylemeyin!

hele ki bana?

asla!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder