26 Kasım 2009 Perşembe

aşktan daha önemli bir işi ya da uğraşı olmak

modern zamanların modern hastalığı. sağlığı yerinde olup da her sabah bir işe gidiyor insanlar. sağlığı yerinde olup sevdiğini veya eşini son bir kez öpmeden bir okula gidiyor insanlar.
aklım almıyor. zihnim yetmiyor. bilincim kilitleniyor. ben kendimi kendi beynime gömüyorum.

bastığım her bir toprak parçasının altında birilerinin ölü olabileceği ihtimali bile midemin bulanması için yeterliyken aşık olduğunu söyleyip de günlük hayata kaldıkları yerden kusursuzca devam edenler kusmama neden oluyor.
ya ben delirmişim haberim yok, ya da benden ayrı hiç kimse bilmiyor sevmeyi. sevilmeyi...
çünkü ben aşık olduğum zaman içerim bir lunaparka dönüşüyor. sadece çocukların girebildiği. ölüm riskinin olmadığı, her oyuncağın ücretsiz olduğu bir lunapark.

nasıl alabilirim o parka başka kişileri ya da başka duyguları? nasıl? alamıyorum. istesem de sokamıyorum. ki hiç istemedim bu yaşıma kadar.
okulumu uzattım bir kadın için. o kadar çok uzattım ki bir sabah koptu. elimde kaldı. sağlığımı kaybettim bir aşk için. bir gülüş için öldüm. ve kendimi hayata gömdüm.
istemediğim bir işte çürütmedim ciğerlerimi. genzime çektiğim oksijen ciğerlerimi dağladığında huzur aldım, seher vakti sevdiğimin kokusunu içime çekerken.

içime çektim hayatı. sevdiğimin göğsüne yüzümü gömüp de burun deliklerimden birisini tıkadım sol elimle. bir kokainman gibi içime çektim kadınımın kokusunu.
sarıldım beline. varlığımı, o meleğin varlığında sonlandırmak için.

sevmekten ötede bir köy olmadı hiç. sevmekten ötede bir şehir. bir kasaba... sevmekten ötesi yoktu. sevmekten ötesi olmadığı için de ben öylece bekledim. sevdim. son nefesimi verene kadar da seveceğim.

hayat bana ne sunarsa sunsun. başımın tacı ederek. tek bir dokunuşa ve tek bir öpüşe şu koca ömrümü verircesine. aşktan daha önemli bir işim ya da uğraşım yok benim.
bir gün öldüğümde mezar taşıma tek bir kelimeyi yazdırmak için;

"aylak."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder