26 Ocak 2011 Çarşamba

Uykusuzluk

huzursuzluktan gelir. huzur nereden gelir, bilmem ama. çok uzak düşünsel ve zihinsel mesafelerden geldiğinden eminim. uykusuzluğun değil. huzurun.. daha doğrusu huzursuzluğun. gel ki huzursuzluğun mesafesi yakın ama... neyse.

dışarıdan bir kaç martı çığlığı geliyor. bir kaç da kedi hırıltısı. kavga etmek istiyor olsa gerek büyük bir tekir, başka bir tekirle. işin içinde dişi bir kedi olabilir. ki eğer böyle bir durum yoksa, yani o hırıltıların nedeni, şu saatte eğer dişi bir kedi değilse, o kedilere de lanet olsun. dünyada kadın yüzünden gerçekleşmeyen tüm kavgalarda ve savaşlarda dövüşüp, savaşan herkese lanet olsun!

ha, ne diyorduk, huzur, uykusuzluk, huzursuzluk ya da uyku. aslında farketmiyor takip ettikleri mesafeler. kişiye ulaşıp ulaşmaması da önemli değil. zira geldikten sonra gitmesi zaten gelmesini bile değersiz kılıyor. gelip de kalması ise manasız. geriye kalan ise, zihinden geçen düşüncelere parmakların yetişememesi. yetişip de beyaz sayfaya sıkıştıramamak hepsini. sonrasında ise güzel bir uykuya dalamamak.

sol ele yapışmış yanan bir sigara, sağ tarafta ise küllük. karşıda uzun bir hol, arkada ise istanbul. ön yok. beri yok. geri de yok aslında. önceden planlanmış ve tasarlanmış acılar, dertler... 
kopyasının kopyasının kopyası insanlar, duygular. tüm bu angaryalardan arta kalan ise huzursuzluğun uykusuzluğu. o da elbet bir gün aşılır. ve mis gibi bir uyku çekilmesi için bilinmezliğe seslenilir;

"bana bir gram uyku. lütfen, deliksiz olsun."

ve o bilinmezlikteki de kabul eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder