26 Ocak 2011 Çarşamba

Senin Maaşın Benim Verdiğim Vergiyle Ödeniyor

mevzunun özünü çözmüş ecnebilerin filmlerinde kullanılan klişe cümlelerden. ama güzel. ve anlamlı. ki her şart ve durumda osmanlı imparatorluğu'nun sistematiğini kendi ülkesine geliştirerek entegre eden günümüz amerikasının (eyalet sisteminden tut da vergi kanununa, askeri sistemine ve adalet mekanizmasına varana kadar. bir tarih mezunu olarak söylüyorum) günümüz dünyasında ne denli güçlü ve söz sahibi olduğu ortada. bunun tek nedeni ise; vergi.

yok yok, yanlış duymadınız. bunun tek nedeni düzenli ödenen vergi ve kolay kolay kimsenin vergi kaçıramaması. bu nedenle de işini düzgün yapmayan bir devlet memuruna sıradan bir vatandaşın bu cümleyi söyleyerek çemkirmesi.

bir kaç ay önce istanbul-kadıkyö'deki dövme ve piercing stüdyomun vergi konusundaki işlemlerini halletmeye çalışıyordum. kadıköy vergi dairesine gittiğimde ilk gün bir bayan elinden gelen her türlü yardımı sergileyip ön-ayak olmaya çalıştı. ki kendisine buradan saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
ertesi gün ise bir ablaya daha denk geldim. denk geldim ama yanına giden her vatandaşı köpek gibi azarlayan bu abla, sanki babasının hayrına iş yapıyormuş da kimse bunun kıymetini bilmiyormuş gibi davranıyordu.

böyle olaylar batar bana. ta ilk gün dikkat etmiştim o kadının yaptığı işe kendini vermeyip, ezik vatandaşları nasıl azarladığına. gıkımı çıkarmamıştım. ertesi gün benim işimi hallederken sergilediği lakayıt tavır ve bilgiçliği beni zıvanadan çıkardı. benden önce işini hallettirmeye çalışan hakim olduğunu söyleyen adama uyguladığı hiçbir töleransı ve sevecenliği bana göstermezken üstüne üstlük azarlamaya ve kovarcasına başından def etmeye çalıştı. ve ben de patladım;

"benim ödediğim vergilerle senin maaşın ödeniyor."

abla da altta kalmadı;

"bana mı ödüyorsun vergiyi?"

benim kayış koptu. kadıköy vergi dairesindeki onlarca çalışan ve onlarca vatandaş pür dikkat;

"evet, sana ödüyorum. devletin(m)e. maaşını aldığın kurumun bağlı olduğu devlete. yani devletimize. ama siz kalkmış 'bana mı ödüyorsun' diyerek, küçük görüyorsunuz ekmek yediğiniz kurumu. ve o kurumun bağlı olduğu yapıyı. size dava açacağım ben. hem yaptığınız işe saygı duymadığınızdan hem de devlete hakaretten."

sonrası buz. beni sakinleştirmeye çalışanlar. ki başta hakim dahil diğer vatandaşlar. sonra kadına kızan, onu da sakinleştirmeye çalışanlar. oranın müdürü dahil, diğer çalışanlar.

neymiş mevzu, vergiymiş. ve o vergiyle ödenen maaşlarmış. bir yanda esnaflık yaparak hayatını devam ettirmeye çalışıp belası sikilen bir vatandaş. diğer tarafta ise sırtını devlete yaslayıp, her türlü sağlık ve sigorta güvencesiyle kendisini sağlama almış cesaretsiz bir çalışan.

bir ülke battı. türkiye. her yerde söylerim. ve söylüyorum, öyle kolay değil bir ülkenin batması. yesen bile bitmez. peşkeş çeksen sonu gelmez. ama battı ve bitti. nasıl oldu peki? kolay oldu. vergi alımı adaletli ve düzenli olmadı, devlet de battı. devlet memurları işini severek ve adam gibi yapmadı, devlet battı. öyle kolay değil bir ülkeyi batırmak. benim suçum ne ki her ay ekstradan 200 tl stopaj vergisi ödeyeyim. memur için. memurlar için. sadece onların değil, onların çocuklarının bile geleceği ve bugünki yaşamı için.

orduevlerinden tut da devlet memurluğunda olan herkesin kendine ait başka bir hayatı var. bundan yıllar önce didim'de yazları dövme ve piercing yaparken kendilerine ait tatil köyleri vardı bankalarda çalışanların. niye peki babam? bu ülkenin yükünü ve borcunu esnaf mı çekecek? esnaf dediğin adamın tatili yok, güvencesi yok. bir bağkuru var o da öde öde bitmez. bu kadar mı samimiyetsiz olunur? bu kadar mı riyakarca? biz bilmiyor muyduk memur olmayı? sırtımızı devlete yaslayıp gücümüz yettiğini azarlamayı? gücümüz yetmeyene de köpek gibi yalanmayı? 

bir ülke battı. ve asla düzlüğe çıkmaz. bunun tek nedeni de birilerinin ödediği vergilerle birilerinin maaş alıp adam gibi iş yapmamaları. yazıklar olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder