8 Aralık 2009 Salı

zaman

kucağına bıraktığım tüm körpe hayallerimi kendi lağımlarına atan yasak bir aşkın annesiydi zaman.. geçip gitti. ne geçmişinden hatırlayıp da mutlu olabileceğim bir anı kaldı zihnimde ne de geleceğine yıldız gözlerimle bakıp da huzurlu olabileceğim bir dilimi..

şimdi mi?

şimdi diye bir şey yok.. hiç olmadı. ve olmayacak da.. yetişemiyorum zira şimdiye. yetişip de sırtına binemiyorum. ensesinden yakaladığım gibi altıma basamıyorum.. vahşi bir atın yanına yaklaşır gibi, yanına yaklaşıp, sakinleşmesini bekleyemiyorum.. eğersiz bir at zaman.. sonsuzluk çayırlarında son sürat koşan. yetmiyor dalağım. ve ben patlıyorum ardısıra koşmaktan.. bir mağaranın kovuğunda saklanmak istediğimde ay doğmuyor. güneşin doğmasına ise en aşağı 12 saat var..

zaman alıp götürüyor. her şeyi.. en çok da geleceği. geçmiş, yasak aşkın meyvesi bir piç gibi hayatımın en karanlık köşesinde. öylece duruyor..
oysa tanrı'nın diğer adı aşktı hani. ben o geçmişi bir aşka gitmek için oluşturdum. serdim yollara. kırmızı bir halı değildi belki. fakat bileklerimdeki kanla aynı renkti zaman.. gözlerimdeki kanla.. ben zamanla yaşıttım. benden başladı.. isa yoktu.. hicret yoktu.. ben kendimi germiştim hayali bir haça.. ben hicret etmiştim sonsuzluğa..
benden öncesi ve benden sonrası vardı.. fakat ben yoktum...

tarih bölümünü bitirdiğim gece zil-zurna sarhoş olup da kafamı gökyüzüne dikip, bağırdım; "tarih benim, yaşlanıyorum!.."

zaman bendim. akıp gidiyordum.. arada bir tıkansam da. aslında arada bir de değil. hep tıkansam da zaman bendim. tersten okunuşum hiçbir şeyi çağrıştırmıyordu..
komplo manyağı zeki adamlar umrumda değildi. ilgi manyağı kadınların yüzlerine bakmayıp da protesto ediyordum kendilerini. ibadet etmeyip de tanrı'yı protesto ettiğim gibi..
ben buydum işte. avuçlarımı açıp da içerisine düşecek üç-beş bozukluk için kimin rızası uğruna insanlardan para dileneceğini bilemeyen bir adam..

ben buydum işte. insanların, her şeyi zamanın sırtına bindirdikleri bir zaman diliminde her şeyi zamanın boğazından söküp çıkaran, kollarını sonuna kadar zamanın ağzına sokan bir deli..

ayetlerim vardı peygamberleriğimin ilk yıllarında. kimse inanmayacınca çiğnedim her birini. yuttum.. mucize istedi benden herkes. ben de tanrı'ma baktım.. o geç kaldı. ya da görmedi.. ben, mucizesi olmayan bir peygfamber gibi dönüp geri geldim..

zamanın koynuna girdim ayaklarım üzerinde usulca yürüye yürüye. yorganın ucunu kaldırıp, elbiselerimi çıkarmadan sokuldum yanına. eşini aldatıp da gece eve sarhoş dönen bir leştim ben..
rahatsız edemezdim hiçbir şeyi. en çok da zamanı.. ben zamanın kendisiydim. dev kadranlı bir duvar saatiydim. geleceğe düşüyordumn hep. bedenim ve zihnim geçmiş çamuruna bulanmışken. ben, şimdideki varlığımla geleceğe düşüyordum. tepe-taklak. yüzüstü..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder