3 Aralık 2009 Perşembe

bir bedene ve ruha çivilenmek

şöyle uzanmadan, ölçülmeden, gözleri yumup da, hiçbir şeyi düşünmeden, hiçbir şeyden korkmadan, onurlu ve erdemli bir şekilde durup da çivilenmek.

kimdedir bu cesaret? onur ve erdem sadece iki erkek ismi midir? insanlık ne zaman çivilenmekten vazgeçti? isa'dan iki bin küsür yıl sonra kim göze alabilir bunu? kim çıkabilir meydana? kollarını iki yana açıp da gitmemek için tek bir "gitme" kelimesini bekleyebilir.

ben hep gittim. kovuldum. giderken de, kovulurken hep gözüm arkada kaldı. hep bir kelime bekledim. hep bir cümle; "gitme!"

eğer ki bir kere duysaydım o kelimeyi, o cümleyi bir kere duysaydım, geri dönüp de elinden tutardım o kişinin. dünyayı durdururdum. en yakın nalbura gidip de en büyük çivilerden isterdim. ve kendimi bir bedene, bir ruha çivilerdim. birileri sadistlik derdi buna. birileri delilik. ben ise bu duruma "ait olmak" derdim.

sonsuzlukta uçuşan ruhum sabit bir destek bulurdu. bu sabit destek bazen bir insan olurdu. bazen bir duygu. bazen de tanrı.

sırf bu yüzden de aşık olduğum kadına "sana tapıyorum" derdim. sırf tüm kutsallıkların yerini tek bir kutsallık alsın diye. çünkü, evrenin kutsallık fazlası var!
kutsallıklardan arınan beynime ve kendime cila atardım. sabitlerdim. koşardım caddelerde. koştum hatta. kendi içsel yolculuğumda rehberim olmadığı için kayboldum. elimi attığım her şey yok olurken ben varoldum.
üstüne koydum her şeyi. üst üste koydum. sırtlara basıp da en yükseğe çıkmak değildi arzum. ben, en aşağıya inmek için kazdım. dipten sonsuzluğa ulaşmak için.

tanrı'ya olan yolculuğumu tersten başlattım. varoluşum tersti çünkü. ben terstim. dünyaya gelirken ben, anne rahminde beni çevirmek için saatlerce çabalamış doktorlar. ben; terslikler prensiyim. sırf bu yüzden de insan olabileceğim, insanlığımı meşruşlaştıracağım dayanaklar aradım. olgular, kavramlar, olaylar, nesneler, insanlar...
herkes ve her şey kaf dağı'nın ardındaydı. ben, yalanlarla süslü şu varoluşta bir masal olamadım. bir bedene ve ruha çivilenemedim. uçtum, uçtum, uçtum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder