3 Aralık 2009 Perşembe

bir kadına bir aşk geç kalmak

acı olandır.

bir kadının hayatının yanına park ettim hayatımı. dedi ki bana; "biraz öteye alır mısınız beyefendi hayatınızı? çizmesin benimkini."

korktum. bindim hayatıma. gaza basıp, anahtarı çevirdim. dikiz aynasından geriye baktım. bir anda kayboldu geri. bir anda kayboldu geçmiş. ben, gidecek yer bulamadım.
tekrar ileri sürdüm. sevgi arsızı koca bir adam olarak. indim hayat denen arabadan. sokuldum az önceki kadının yanına. "hanımefendi" dedim yutkunarak. "park yeri kalmamış başka. lütfen park etmeme izin verin. size söz veriyorum, en küçük hasarda ben öderim faturaları."

inanmadı. hatta güldü. aşağılayıcı bir şekilde. kahkahaları beynimi zonklatmaya başladığında "yalvarırım susun" dedim. "lütfen. canımı yakıyor gülüşünüz."
bir anda hiddetle çenemi yakalayıp, "biliyor musun?" dedi. "senden önceki orospu çocuğu da gülmemden rahatsız olurdu."
tuttum nefesimi. bir anlık cesaretle, "beni yanlış anladınız" dedim. "ben sadece..." gerisi gelmedi cümlemin. ne söyleyeceğimi unuttum. kendisi de çekip gitti.
kalabalıklar içerisinde kayboluşunu izledim. rüzgarda uçuşan saçlarını. olduğum yere çöktüm. dilimde, manası olmayan kelimeler, cümleler, zihnimde ise hiçbir şeye yorulamayacak rüyalar, ütopyalarla.

salına salına gitti. ben ise geç kalan bir adam olarak öylece kaldım orada. hayatımı yanına park edeceğim tek bir hayat bulamamanın acısıyla. vazgeçmişliği. ve kahroluşuyla.

"tüm bu kadınları" dedim, ana caddede yürürken. "kim üzmüş zamanında? kim incitmiş? kim bir enkaza çevirmiş? başka erkekler mi? yoksa kendi hırs ve bencillikleri mi?"

sorularım cevapsız kaldı. ben cevapsız kaldım, koştuğum, kendilerine ulaşmak için ciğerimi patlattığım tüm aşklara, bir aşk geç kalmış olarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder