5 Ocak 2010 Salı

hayat ve kadın

tek bedende yaşayamayan iki ruh gibi. ya da çift ruhlu bir beden.. farketmiyor. farketmediği için de "hayat" ve "kadın" kelimeleri bir orospu için törpülenip, bir kerhane için "hayat" ve "ev" gibi iki sıcak kelimenin uygun görüldüğü gibi topluma açık konuşma sekanslarında kullanılıyor..

toplum ne yapıyor peki? nerede başlıyor ve nerede bitiyor? ahlak ve erdemin nerede başlayıp nerede bittiği gibi..

nerede?

kendi mutsuzluğundan gökdelenler inşa eden kadınlar tanıdım ben. her şey güzel giderken kendi iç hesaplaşmalarında kendilerini idam eden kadınlar. kendi idam fermanlarının altına bileklerinin kanıyla imzalarını atan..
bir intihara bile geç kalan kadınlar tanıdım ben. bir sevişe, bir öpüşe, bir dokunuşa bin bir sebepten ötürü geç kalanlar..
kendi haklılıklarını ıspat için çok sevdikleri adamlara ömür boyu mahrumiyet cezasını reva gören kadınlar tanıdım ben...

hayat hakkında saatlerce konuşup, "hadi gel yaşayalım "dediğimde inine çekilen kadınlar. rimelli gözleriyle her şeyi süzenler..
kırmızı ojeli tırnaklarını her şeyin sırtına geçirenler. benim sırtım hariç. her şeyin yüzünü parçalayanlar.. benim yüzüm de dahil. varoluşlarını bir erkeğin kalbinde tamamlamaktan çekinenler...

hayatı tenlerinde ve kalplerinde öğrenmek istediğim kadınlar tanıdım ben.. istedikleri şeyi elde edemediklerinde üzgün, ettiklerinde ise pişman olan kadınlar..
hep hayata ve insanlara öfkeyle bakan, cinselliğini menopoz dönemlerinden sonra keşfeden kadınlar.. ruhun kristof kolombları... bedenin galileoları..

kadınlar tanıdım. ta ergenliğimin ilk yıllarından.. annem gibi. cinsellikle erkeğini cezalandıran, sevgisiyle ödüllendiren kadınlar.. ruhun ve bedenin pavlovları!!!

kadınlar tanıdım ben.. asla ve asla bedenlerinden içeri giremediğim. ruhlarında sorti yapamadığım kadınlar. omuz başlarından öptüğüm. nefeslerini yuttuğum kadınlar. hayal kırıklıklarından gökdelenler inşa edebilecek kadınlar..
asla affetmeyen, asla duygularını ortaya koymayan kadınlar..

hayatın ön bahçesinde gördüm hepsini. bir çoğunun elinde sigarası vardı. yakacak bir şey bulamadıklarından içtikleri. kendilerini yakmamak için yaktıkları.. ben gibi..

kadınlar tanıdım ben.. şiirler yazdım onlar için. hikayeler.. hiçbirisi inandırıcı gelmedi hiçbirine. bir şeyi istedikleri an her şeyi yapabilecekken kıllarını kıpırdatmayan kadınlar..

kadınlar tanıdım ben. fakat daha hiçbiriyle el sıkışamadım. adlarını öğrenip de samimiyetsiz göt oğlanları gibi "memnun oldum" diyemediğim kadınlar..

umarım, siz benden memnunsunuzdur. umarım..

1 yorum:

  1. güney bey ekşi sözlükte yazdıgınız bir yazıdan sonra blogunuzu inceledim.sizi okudugum bir kitaptaki kahramana benzettim o da düş kırgını bir adamdı sizin gibi.dogdum ve ölüyorum yazmızsınız ölmek o kadar kolay değil güney bey siz ölmüyorsunuz ama ruhunuzu öldürmek için çürümesini bekliyorsunuz.aklınızın size yapacagı en büyük kötülüğü düşünerek yaşıtıyorsunuz.aslında bunları zamanın deltasında dirhem dirhem çüremek için yazdıgınızı anlayabiliyorum çünkü bazen bende bu ruh hali içinde oluyorum.askerdeymişsiniz onun için de iyi terhisler diliyorum.yazdıklarınız sizin de bu zamanın insanı olmadıgınızı gösterdiği için belki de ben öyle anladığım için size yazıyorum

    YanıtlaSil