14 Ekim 2011 Cuma

Bir erkeği hayatının merkezine koymak

hemen hemen tüm kadınların yaptığı eylem. yok yok, yalan değil, yapıyorlar bunu. sizin de hemen götünüz kalkmasın sidikliler. ama bilin bakalım hangi erkeği koyuyorlar. yaklaş şöyle yanıma. çek sandalyeni, otur. masadaki sigaradan al sen kendine. ben sigaranı yakıp çay söyleyeyim. çaylar geldiğinde anlatayım.

-oğlum bize iki çaaaaay!
+tamam abi.

hah işte, kadınlara dair az-çok bir şeyler bilen piçim diye düşünürüm çoğu zaman. iyi midir bu durum yoksa kötü mü, bilemem. çünkü işin içinden çıkılmıyor bazen. düşünsene, bir aralar hiç hoşuma gitmediği halde birlikte olduğum bir sevgilim vardı. bir gün öylesine ona "hadi gel porno izleyelim" demiştim. bunun nedeni de açıkçası oral seksi az bir şey öğrenmesiydi.
şimdi diyebilirsiniz, "lan iblis sen öğretsene" diye. iyi de amına koyim, gidip mutfaktan patlıcanı alıp ağzıma mı sokayım. şehvet kadının ya içindedir ya da yine içinde. ben bu yaştan sonra bir kadına oral seksi öğreteceğim diye patlıcanı ağzıma sokacaksam, cinsel ilişkiyi öğretmek için de salatalığı götüme sokayım.

beni kırmadı bizim geven baş. başladık izlemeye. ancak filmde oynayan hanım ablamız felaket. erkekse tipsiz kontenjanından. bizimkisi bir anda köpürüp, "kapa ya şunu" dedi. "noldu" dedim. "nolcak" dedi. "kız çok güzel."
"peki" dedim. cidden kız çok güzeldi. daha da bu mevzu açılmadı. oracıkta filmi biz çektik. şaka şaka. çekmedik. geceye bıraktık. mevsim kıştı ve götümüz donuyordu. evsizler ısınmak için şarap içer, biz de porno izliyorduk matmazelle. onu da kursağımızda bıraktı iblis.

sonra her haftanın pazartesi günü inci sözlük'te haftanın en beğenilen entry'lerine bakıyorduk. orada piçin biri google chrome'un bir bug'ını bulmuş. çeviri kısmına bir şey yazıyorsun, hd porno videolar geliyor.
bizimkinin yanında dedim ki "dur hele bakam şuna bi. cidden olacak mı." denemez olaydım. ilk videoda dalyan gibi bir herif. ben diyeyim herifteki 22 santim, sen de 20, bir de vücut yapmış ki itin oğlu, ben gözümü alamadım kendisinden. 

bir bok yiyip tıklamış oldum videoya. oynatıyor mu diye. oynattı. ben mutfağa geçip küllük getirdiğimde baktım ki bizim düşes izlemeye devam ediyor. takıntılı ve obsesif bir mal değilimdir.
öylece bakıyorum ona. tavırlarına. mimiklerine. ne hissettiğini anlamaya çalşışıyorum. hiçbir şey demedim. baktım ki gıkı çıkmıyor. bir kaç dakika sonra bu bozulduğumu sandı. hani kendisi bir kaç ay önce pornodaki kız güzeldi diye kapattırmıştı ya, sandı ki aynı boku ben de yerim. 

"noldu" dedi. "hiç" dedim. ve ekledim; "insan garip bir varlık aslında. ve sanırım inandığını varsaydığı hiçbir şeye inanmıyor. insan, inançsızlıktan korktuğu için prensipler, kriterler icat edip onlarla öldürüyor kendisini."
"kes sesini de gel içeri geçelim" dedi. ben gülmeye başladım. hem beni ciddi ciddi bozmuş hem de aslında onaylamıştı. yine de aklıma takılmıştı işte. 

sonra hiç merak etmediğim halde bir şekilde kendisinden bahsetmesini istedim. gerçekten istedim bunu. normalde ilgimi çekmiyor hiçbir kadının geçmişi. hele ki o geçmişleri gelip de benim geleceğimi etkileyecekse alayının geçmişini sikeyim.
bu başladı bir çocuk için yaptığı fedakarlıklardan bahsetmeye. bu bitti bir diğeri. o bitti, bir başkası. "iyi de" dedim. "bu hep böyle midir." "nasıl yani" dedi bu. 
"bu" dedim "işte. hep böyle midir. bir stili ya da formülü mü vardır." "bilmiyorum" dedi. ve doğru söylüyordu. gerçekten bilmiyordu. ondan öncekilerin bilmediği gibi.
ondan sonrakiler de bilemeyecekti ama. ne de olsa bir şekilde bir şeyleri bir şeylerle bağdaştırmaya çalışıyordu. ama olmayacaktı.

sonra bir kaç gün önceki bir müşterim keza. o da aynı bu şekilde bir tavrın ve düşüncenin içine girmişti. ben kendisine dövme yaparken yanındaki eşinin elinden tutup bana sormuştu; "kadınlar sence neden acı çekmeyi göze ala ala güzel gözükmek için hem canından hem de parasından fedakarlık ediyor."
"cevap basit" dedim. "travma ve acı sonucu elde etmediğiniz hiçbir şey size değerli gelmiyor." sonra adama dönüp "affınıza sığınarak hocam" deyip devam ettim.
"en basit örnekle seks. kadınların hemen hemen hepsi seks için aşkı şart koşar. çünkü aşksız seks kadının zihninde boşa geçmiş bir zaman dilimi ve değersiz bir eylem olarak gelir. zira öyle ambale edilmiş zihin ve beden. korkutulmuş belki. belki de zaten korkak doğmuş.
oysa manasız. eylem aynı. sonuç aynı. eee, ne anladım bu işten. 'no pain no gain' diye ingilizce bir atasözü vardır" dedim tekrar. "çok severim bu atasözünü. ancak konu kişinin mutluluğu ve bedeninin, zihninin gerçekten doğru çalışmasıysa hepsi kof. uydurulan kutsallıklar, olgular... bana faydası dokunmayan kilisenin papazı... hedonizm... bu yüzden uydurulan bir şeylerin hepsi masal. ve inanın artık benim uykumu getirmek bir yana, uykumu kaçırıyorlar. ha bu arada, neye üzülüyorum biliyor musunuz? bu kafayı yaşayan bir kadın asla bulamayacağım. bulsam da bir şeylerimiz uymayacak. ben ise öyle debelenip duracağım."

sonra dövmemi bitirip gönderdim müşterilerimi. hayatıma giren tüm kadınları düşündüm. sevdiğimi sandıklarımdan tut, taptığımı varsaydıklarıma varana kadar. hatta kendilerinden paçamı kurtarmak için telefon numaramı ve mail adresimi değiştirdiklerimi...
hepsini düşündüm. hepsinin tek bir ortak özelliği vardı. hepsi vakit zamanında bir şekilde bir erkeği hayatının merkezine koymuş, erkek de onların hayatının amına koymuştu.

hatta bir ara çok güzel bir kadınla flört ediyordum. gerçekten çok güzeldi. gözlerinin altı göçük olmasına rağmen siyahların içinde peri gibiydi. bir gün çok romantik bir anda "lütfen beni üzme" dedi. artık nasıl içimde birikmiş, nasıl bıkmışsam her şeyden. "istesem de üzemem zaten" dedim. bu bozuldu ve sordu. "o nasıl oluyor." cevap verdim, " o kadar üzülmüşsün ki vakti zamanında, ben istesem de üzemem zaten. sen de istesen beni üzemezsin açıkçası. kağıttan yapılmadık ki. hani şu ilkokuldaki el becerisi dersinde yaptığımız, makasla kesip saldığında elele tutuşan insan siluetleri gibi. etten kemikteniz biz be. ve maalesef ki bir noktadan sonra her şeyi kaybediyoruz. ve ben, kaybettiğim her şeyi, ve ben unuttuğum her şeyi yeniden anımsamak için seksi tercih ediyorum. şehveti. bu ikisinin içinde az bir şey şefkat görürsem orada kalıp, orada çürüyeyim diye."

sustu kendisi. suskunluğu fenadır bir kadının. gerçi benim suskunluğum hepsinden fenadır. gavur gibi susarım sustuğumda. hele ki sustuğum kişiden tamamen ümidi kesip onu yok saymışsam, karşımdaki ölümlerden ölüm beğenir. 
ancak iş bir şeyleri yaşamak ve bir şeylerden keyif almak olduğunda elimden geleni ardıma koymam. amına koyarım. her şeyin. en kral ön sevişmeden ilişkiye geçmek istediğimde bir şekilde buna olur vermeyen bir kadını bile anlarım o an. gerçekten anlarım.
saplantım olmaz. saplantı yapılacak kadar değerli değil hiçbir beden. salarım gider. kalkıp uğurlamam bile kendilerini.

sırf bu yüzden vedalaşmadan o kadar çok şeyi bitirdim ki. o kadar çok kadını saldım ki... onlar merdivenlerden inip sonsuza dek benden ayrılırlarken ben hemen yeni bir insan için içimdeki ümidi bileyip önüme baktım.

nasılsa birisini hayatının merkezine koymak için elinden geleni ardına koymadığını varsayıyor herkes. oysa yalan. kimsenin kimseyi hayatının merkezine koyduğu yok.
herkes kendi çıkarının derdinde. parasının, pulunun, güzelliğinin, yakışıklılığının... o kadar çok aptallaşmışız ki, boyumuzun uzunluğu ya da kilomuzla güzel olduğumuzu varsayıp kendimizi öyle sunuyoruz.

yok öyle bir şey. bir erkek olarak, bir kadından "benimle çiftleşir misin?" diye teklif almış bir adamım ben. cevabım netti, "hayır." neden mi? çünkü o kişi hoşuma gitmiyor ve ilgimi çekmiyordu.
keza beni merak ettiğini varsayıp bana ulaşmak için aylarca yazılarımı okuyup bana jartiyerli fotolarını gönderen kadınlar olmuştu. hani jartiyeri çok sevdiğimi söylüyorum ya yazılarımda.

yine, yok öyle yağma. güzel olmayan hiçbir kadınla sevişmem ben. sevişmeyi geç, konuşmam. onlarsız döner dünya benim için. ve ben onları değil hayatımın merkezine koymak, seks yapmak için yatağıma koymam.

gerçek bu. gerçeğim bu. bir kadının bir erkeği hayatının merkezine koyması da ancak bu bağlamda anlam kazanabilir. diğer türlü kendiniz çalıp kendiniz oynarsınız.
ne o öve öve bitiremediğiniz bedenleriniz en diri ve genç çağında dillenip ısıırlır ne de ilgisizlikten köpek gibi geberdiğiniz gecelerde gerçekten muhteşem sevişebileceğiniz birisi size ilgi duyduğu için sizinle iletişime geçmek ister. 

sizler, gerçeği avuçlarınıza alıp kendisini kokladıktan sonra dudaklarından öpüp yatağınıza sokmadığınız sürece onu, yalanlarla yaşamaya devam edeceksiniz. ve bu yoz ego oyununun sonunda ölmek değil, gebereceksiniz.

çayınızı-sigaranızı içtiyseniz, şimdi siktirip gidebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder