28 Mayıs 2010 Cuma

insan

nisyandan gelir.. nisyan ise; unutuş demektir.. demek ki neymiş insan olmanın ilk vasfı, unutmakmış.. her şeyi hem de.. bir yaratıcı olduğunu örneğin.. bir toplum içerisinde yaşanıldığını.. bir çok kutsal kavram, olgu ve duygu olduğunu.. unutup da her seferinde yeniden keşfetmek için.. demek ki neymiş, insan delirmemek için unutmalıymış.. ya da delirdiği için unutmalı.. unutup da kendi silik anlarından doğmalıymış.

nisyandan gelir insan.. nisyanı gerçekleşmediğinde ise isyana gider.. bu yüzden de cehennemle korkutulur.. bu yüzden de cennet vadedilir insana.. bu yüzden de çok kısa bir zaman diliminde hemen adileşebilir.. zira ham maddesi bellidir.. hammadesi toprak olan bir varlığın çamurlaşması içinse su gerekmez.. sadece ve sadece bir kereliğine egosunun incinmesi yeterlidir..

nisyandan gelir insan.. nereden geldiğini unuttuğu gün ise şaşırır.. her şeye.. anlam veremez.. bir varoluş kaygısından çıkıp da diğerine düşer.. yüzüstü hem de.. bu yüzden acır hep.. birilerine değil.. kendine.. bu yüzden de acır hep.. içi..

nisyandan gelir insan.. nereye gideceği manasız olur bu uzun yolculukta.. ki o da bilmez varacağı son noktayı.. bu yüzden de daha çok sevilir unutuluş üzerine çekilen filmler.. yazılan kitaplar.. bestelenen şarkılar...
hepsi ama hepsi insanın nereden geldiğini anımsaması içindir.. ama anımsayamaz insan.. bellek denen olgu yoktur insanda.. ancak zihin vardır.. zihinse aşırı hayal kırıklığı yüklemesinden dolayı çöker.. içe doğru..

nisyandan gelir insan.. bozguna uğrar nefes aldığı her an.. ve arayışı, ilk doğduğu andaki masumiyetine ulaşma telaşıdır.. bu telaş esnasında iyice dibe saplanır.. ve kirlenir.. çamaşır deterjanı reklalarındaki "kirlenmek güzeldir" cümlesi insan için geçerli değildir.. zira insan yıkandıkça çekmez.. insan yıkandıkça renk atmaz.. insan suyla iletişime geçtikçe arınır.. temizlendiğini sanır.. bu yüzden seri katiller birisini öldürdükten sonra yıkanır.. çırılçıplak suyu altında ağlar her biri...

nisyandan gelir insan.. anahtar kelime budur.. fakat kilit içeride olduğu için açılmaz o soyut kapı.. insan, duvarsız ve tavansız bir kapı eşiğinde bekler hep.. yarın denen kavram bekleme nedenidir.. öyle avutur kendini.. her yeni insan bir öncekinin çok kötü kopyasıyken aslını arar insan.. aslı yoktur.. sadece bir kız ismidir aslı.. başka da bir şey değil..

nisyandan gelir insan.. geç kalınmış ve hatalarla dolu bir geliştir bu.. ters şeritte yol alma ahmaklığıdır.. emniyet kemeri kullanmaksızın, aşırı alkol ve uykusuzlukla bir geliştir.. bu yüzden şarampole yuvarlanır hayatı.. aşk denen şarampole en çok da.. zira yerim çekim gücü vardır.. insansa ağırdır.. ve ağrılı.. düşer insan.. boşluğa.. ağrıyarak..

nisyandan gelir insan.. ve nisyana gider.. bu yüzden kendi unutamasa da hiçbir şeyi kendisi unutulur.. bazen insanlar tarafından.. bazense tanrı..

1 yorum:

  1. insan..nisyandan gelir..yani ilk vasıf olarak unutmayı taşıyan varlık insan..unutur..unutmak ister belki de çoğu zaman..zorda kalan çocuk kapatıp kulaklarını uyumaya çalışır ki olanları unutsun..pek çok yetişkin çözemeyeceğini düşündüğü sorunlar karşısında düşünmesini askıya alabilmek için alkole başvurur..anlık da olsa unutmak için..demek ki insan unutma vasfını taşımanın yanın da unutmaya meyillidir de aynı zaman da..nereden geldiğini unuttuğu zaman var olmanın gereğini de unutur..nereye gideceğini unuttuğunda da neye hazırlanması gerektiğini..nisyandan gelir insan..yani unutandır..unutulandır da..bireysel unutulmuşlar toplumsal unutulmuşları getirir belki..toplumsal değerlerin, ahlaki,insani değerlerin unutulmasını..kirlenmek güzel değildir insanda..zira anlık ego tatminlerinin sonuçları, deterjanların çamaşırların üzerindeki -reklamlarda sadece-etkisiyle lekerin yok olması gibi,temizlenmesi gibi lekelerin,temizlenemez insanda..en azından varsa kendi vicdanında temizlenemez..bu yüzdendir ki aslolan kirlenmemektir..en azından bunun için gösterilen çabadır..zira, insanların yazgıları çok da farklı değildir, küçük nüanslar dışında büyük benzerlik gözterir yaşanmışlıklar..insanları farklı kılan ise bu benzer yaşanmışlıklar karşısında farklı tepkiler gösterebilmeleridir..ölçü, başınıza ne geldiği değil bu olay karşısında nasıl tepki gösterdiğinizdir..saygılarımla..[bu arada,ben, konya fuarında el falına baktığınız pek çok kişiden beynini en az kullanabilen kişiyim..belirleyici mi bilemem ama..tarih öğretmeni olduğumu da söylemiştim sanırım :)]

    YanıtlaSil