30 Mart 2010 Salı

intihar eşiği

böyle bir eşik var mı acaba gerçekten? tamam, dünya dedikleri şey çift kapılı bir han farzedelim.. doğum ilk kapı, ölümse ikincisi. fakat ben, fakat benim yüzüme kapandı o kapıların ikisi de. ne ölmeme sebep bir duygu var. ne de yaşamama. ben o bahsedilen eşikte oturmuş, sigara içip küfrediyorum. huysuz bir çocuğum belki. çok görmeyin. emeklemeden yürümüşüm. annem derdi. şimdilerde ise sürünüyorum. ha bir de, annem altın gibi bir kalbin var derdi. söyledikleri yalanmış annemin. ben rahat uyuyayım diye masal anlatmış. çünkü eskidim ben. insan eskir mi lan? hurda oldum ben. yaşamla ölüm arasında. ya da ölümle yaşam. ne fark eder?

gözü açık tüccarların bir heykelcik yapıp da 2 yıl boyunca üzerine işeyip 2000 yıllık tarihi eser diye, tarihi eser kaçakçılarına satmaya çalışıp da foyalarının ortaya çıkması gibi. eskidim işte. yaşlanmadan, yaşamadan.. hurdaya çıktım. o eşikteyim işte. ne ölüm tarafında ne yaşam tarafında bir kırıntı var beni bekleyen. sabır taşımı elime almış, ortadan delip tespih yapmışım. çekiyorum sol elimle.

çile çeken tüm keşişlere tecavüz etmeyi düşleyip de çekiyorum. her şeyi zamana bırakan aptaların burunlarını kırmayı arzularken. o eşikten kalkmadan ama. siz uzatacaksınız bana yüzünüz. zira ben o eşikteyim artık. kılımı kıpırdatmam. kusura bakmayın.. orada kalacağım.. tanrı'yı çıldırtana kadar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder