30 Mart 2010 Salı

güzel kadın

iyi insan başlığına bir şeyler yazacaktım aslında. aylardır bir sınır karakolunda gün sayıp, maç izleyip, nöbet tutup, küfrederken, iyi insan başlığına bir şeyler yazmayı düşünüyordum ilk çarşı iznimde.
aklımdan geçen bir çok cümleyi o anlık not ettiğim askerin cep defterinden tekrar okumaya lüzum görmediğimden aklımda kalan pek bir şey olmuyor işte. ne yapacaksın, askerlik böyle bir şey. bilginin değerli olmadığı tek kurum evrende. sırf tek tip insan yetiştirme adına bildiklerinizi unutmanız gereken yegane kurum. ki bunu söylememin nedeni ise karakol komutanını bölük komutanına şikayet eden kişinin çektiği mesaj sonrası tekmil vermemesi. yani künyesini söylememesi ve karakol komutanın herkese bilgiye dair bir şeyler sorup o kişiyi bulma planı. ve sorduğu her şeyi bildiğim için, kendisini de şikayet ettiğim taktirde adımı vereceğimden şüphe etmemesinden dolayı çıldırışı. ve bir kaç soru sonra beni es geçip, kızgın kızgın bakması..

ha ne diyorduk? güzel kadın.. evet, güzel kadın.. o kadar uzağındayım ki bir kaç aydır onun. bir kaç ay dediysem aldanmayın, tam 108 gündür uzağındayım bu kavramın. çok uzağında hem de. dünya yuvarlak değil de bir halı gibi dümdüz olsa dahi ulaşamam ona artık.. belki de stoklarla sınırlıydı.. ve bitti. tüketildi, tüketim çılgınlığının aptalca boyutlara ulaştığı şu devirde. yan ranzamda uyuyan ihsan'a sormalı belki de bu soruyu.. ihsan ki mardinli bir genç.. 89/2 tertip.. 11 aydir asker. ve daha 150 günü var sanirim. en son öyle diyordu.. kamuflajiyla uyuduğu için kendisine kizdiğimda, "birazdan nöbetin var" derler deyip, iddaasinda yanilmayan ihsan.. antalyada midyecilik yapip, vatanseverliğiyle gurur duyan bir kürt çocuğu.. çayi büyük bardakla içen küçük hayalli çocuk ihsan.. ona sormalı belki de.. vardır elbet bir cevabı..

gece 5-9 nöbetinden gelip de aynı gece 1-5 nöbetine giderken uzatmalıyım hayali mikrofonu. ve "ihsan" demeliyim. "güzel kadın nedir sence?"

güzel bir şey söyleyeceğini sanmıyorum. karakolun banyosundaki gazete küpürlerinden ibaret midir güzel kadın, yoksa sabahın beşinde nöbetten dönerken, 4 saatlik bir nöbetten dönerken sadece bir sesten mi ibarettir?

ben bilmem. bildiklerimi ise unutmak için egzersiz yapıyorum aylardır. ama olmuyor. dışarıda bir hayat var. ve o hayatın güzel kadınları.. her insan gibi, her şey güzelken güzel olan, ilk çirkinlikte çirkefleşen kadınlar.. erkekler.. eşcinseller...

cinsiyetlerden arındırmak istiyorum ruhumu.. eşitlik cilasıyla cilalayıp, insan boyasıyla boyamak. sonra da ihsan'ın yatağına bırakmak istiyorum usulca.. hiç ses çıkarmadan.. bir kadının bedenini. ya da sesini..

ne fark eder?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder