dünyanın en zor şeyi. sanırım. yok, eskide kalan kişi ya da kişilerin çok iyi olduğundan değil bu. bu sadece alışmakla alakalı bir durum. çünkü öyle kolay değil yeni bir insana alışmak. onun kokusundan tut, her türlü huyuna adapte olmak. olabilmek.
sırf bu yüzden insan, yeni bir insanda hep ama hep geçmişteki en önemli kişiyi arzuluyor aslında. huy olarak, boy olarak, tip olarak, güzellik olarak. çünkü yorgunuz her birimiz. ve ne acı ki bu yorgunluğumuzun nedeni dolu dolu yaşamamız değil. tam tersi, içimizde yaşama ve yaşamaya dair bu denli heves ve heyecan varken yaşayamamamız.
daha bu sabah mesela, bir genç kızın "aynı anda üç kişiden hoşlanılabilir mi?" sorusunu gördüğümde gülümsedim. demek ki bu tarz bir konuda, bu tarz düşünen tek deli ben değilmişim dedim. çünkü o kadar çok ihtimal var ki etrafta, kişi, asla ve asla adapte olamıyor hiçbir şeye. ve hiç kimseye. haklı işte o genç kız bana göre. ancak haklı olmak da manasız aslında. neticede akıp giden bir hayat var. ve bizler o hayatla elimizi-yüzümüzü yıkamayı geç, o hayatın akıp gittiğini bile hissedemiyoruz. öylece bakıyoruz sadece kendisine. bize yaklaşan yeni bir insanda ise sadece ve sadece ümitsizliği görüyoruz. bir de mücadele etmenin, birlikte olmanın boşluğunu.
iradelerimiz pamuk ipliğiyle bağlanmış ruhumuza. kopması içinse tek bir hareket ya da tek bir cümle yeterli. çok görmüyorum aslında. aynı evde ya da aynı yatakta uyanmasına karşın birbirine "günaydın" demeyen, hatta demekten aciz insanlarla dolu evren. iletişim denilen zamazingo sıfırın altında bir yerlerde. sosyalleştiğini sanan sanal çağın siber yaratıkları ise aslında asosyallin allahı olmuşlar, haberleri yok. kimin telefon markası son model ve kimin gözlüğünün camı en büyükse en şık ve en asil o olarak algılanıyor.
çok görmüyorum. aslında göremiyorum. yeni bir insanla da olmaz çünkü bu. yatmadan önce dişlerini fırçalıyor mu ya da sabah uyandığında tuvalete gidip, çıktıktan sonra sifonu çekiyor mu diye bekliyor insan.
oysa eskinin her şeyi bilindik. iyiliği de, kötülüğü de. güzelliği, çirkinliği de. ama ya yeni, ve o yeniyle gelen her şey? o yeninin olan, o yenide olanlar...
zor bir iş bu. çok zor hem de. o kadar zor ki, bazen kafamı şu gri ekrana gömüp sonsuza dek kalmak istiyorum burada. çünkü artık bir sürprizimiz yok birbirimiz için. ışık kapandığında, gece olduğunda hepimiz aynıyız. tek bir farkımız varsa, o da çektiğimiz ya da çektiğimizi varsaydığımız acıların, kaybedişlerin ve kaybedilişlerin sayısı.
bu yüzden de yeni bir insana alışmak ve o yeninin eskiyi, eskileri hatta geçmişi temizlemesini beklemek fazla bencilce. ama insan bu, egosu için, kendi çıkarı ve riyakarlığı için yapmayacağı pislik yok.
bu yüzden, sabah uyandığımızda adlarımızdan önce nick'lerimiz geliyor artık aklımıza. karşımızdaki kişinin gözlerinin renginden önce hangi filmi seyredip, hangi kitapları okuyup hangi şarkıları dinlediği.
hiçbiri bizi biz yapmıyor ama. belki çok şey katıyor bize. ki, belki değil, evet, çok şey katıyorlar bize. ama asla biz değiller. ve biz o kitaplarda, o şarkılarda, o filmlerde yaşamıyoruz.
bizler gerçeğiz. en gerçeğinden hem de. mesela şu an, her birimiz bilinmeyen bir köşede "bu gece bitse de artık sabah olduğunda kalabalıklara karışsak" diye bekliyoruz. çünkü yoruyor gecenin sessizliği. ve renksizliği.
o kadar kalabalık olmuşuz ki, yeni bir insan, özgürlüğümüzden tut, her şeyimizin kısıtlanması olarak algılanıyor. fakat insan bu. dengesiz bir organizma. ana caddede yürürken bile yalnızlıktan düşmemek için bir ele ve bir bedene ihtiyaç duyuyor hep. o bir beden ve el de genelde yeni bir insan oluyor. o yeni insan da alışılması ve her şeyiyle kabul edilmesi ise en zor şey. belki de değil. bilemedim.
her şeye karşın, neyse ki hala bu kadar müthiş şarkılar bestelenebiliyor. ve ben, o gerizekalı ressam gibi kulağımı ya da kulaklarımı kesip de birisine sunmadım.
kulaklarım yapışık kafatasıma. ve ben kulaklığı onlara geçirip de bayılana kadar bir şarkıyı dinleyip yeni olan her bir şeye alışmayı düşünüyorum. sadece bir insana değil. herkese. ve her şeye.
http://www.youtube.com/watch?v=ly01w_jta_g
http://www.youtube.com/watch?v=xfjpewf4ixy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder