1 Kasım 2011 Salı

Terlemeden sevişen insan

dünya bu zerzavatlarla, cinsiyeti farketmeksizin bu gavatlarla dolu. şimdi bu adamı/kadını ıslak meşe odunuyla döverken eşşeği de suya gönderiyomuş gibi yapıp aslında göndermeyecen. ki sen, terlemeden sevişen adamı/kadını meşe odunuyla ıslatıp bi temiz döverken de psikopat gibi eğilip kulağına fısıldayacan, "eşşek sudan gelinceye kadar dayak yemeye devam."

eşşeği bilin mi baboli? hani şu uzun kulaklı, güzel gözlü, barış abimizin "arkadaşım" dediği güzel canlı. hani aynı çukura ikinci kez düşmeyen, sen kulağından tutup çeksen bile sana riayet etmeyen depiği sert canceğiz.

nedir çektiğimiz arkadaş, aptala anlatır gibi anlatıyoruz her şeyi. bazen anlatmaktan o kadar çok sıkılıyorum ki içim içimi yiyor. o an diyorum ki; "ulan yiğit abimizin dediği gibi, gerçekten şu kapının dili olsa da öpüşssek, şu parkelerin minik minik götleri olsa..."

insanın insandan kaçarı yok. insanın insana verdiği acıyı ve yıkımı hiçbir şey veremiyor. farzedelim ki intihar ettik. ve gömüldük toprağa. hemen götümüzün-başımızın yanında başka bir ölü insan. 
hadi farzedelim ki kendimizi boğaz köprüsü'nden atıp da vazgeçtik her şeyden. denizin dibinde bile yine bir insan cesediyle karşılaşırız inan. hiç olmadı yakalım kendimizi mesela. yaşadığımız ev, çalıştığımız iş yeriyle birlikte. yine kurtuluş yok insandan amına koyim. küllerimiz bile sonsuzlukta birbirine karışacak.

insanın insandan kaçarı yok ama bazen de güzel şeyler gerçekleşiyor. bu bir sevgi olayı ercan. es geçme sakın. öyle kolay değil insandan ve insana inanmaktan vazgeçmek. kolay olsaydı hala cingöz gibi debelenmezdik her birimiz. inceden inceye hayran olduğumuz, hoşlandığımız, bize çekici ya da güzel gelen bir insan için gülümsemezdik, onunla güzel şeyler yaşayacağımıza dair ümitli olup bir şeyleri umut etmezdik.

iyi de, plaza insanının yalnızlığı çalıştığı, ömrünü çürüttüğü plazalar gibi gökyüzünü zorluyor. bu nasıl olacak peki? forsquare'den check in yapmakla olmuyor sosyallik. ve mutluluk, alınan siktiriboktan teknolojik aletlerde, en marka elbiselerde gizli değil.
nasıl olacak peki? herkes gram gram geberecek mi kendi yalnızlığının şatosunda. nasıl olacak bu gıdısını siktiyim. cevap ver çabuk, boynuzunu sikerim!

sen insan olarak dünyaya gel, sana birileri eşref-i mahlukat desin, sen ise hiçbir bok yeme. ondan sonra da zırlayıp gez, ortalıkta. iyi de, koca götüne koyduğum, sen dipdiri vücudunu-ruhunu egon yüzünden harcarken, gündüzleri uyuşmak için antidepresan, geceleri uyarılmak için viagra kullanırken hiç de mantıklı gelmiyor hissettiğini varsaydıklarınla yaptıkların.

baksana bi kendine, leblebi niyetine antidepresan tüketiyorsun amına koyim. baksana bi kendine, sevişirken terlemek varken spor salonlarında terliyorsun. baksana ulan bi kendine. gerçekten baksana bi! kendini kendi miğden galdırıyo mu? kendini kendi miğden kaldırıyosa eyer, gırtlağını sikem ben senin.

ama iş atıp tutmaya, ahkam kesmeye, aba altından sopa göstermeye geldi mi, senden güzeli-yakışıklısı-efendisi-seksisi yok. bi gün sana aba altından bi sopa gösterirler, kasıktan dize kadar. o sivri, zehirli yılan dilini yutarsın.

aklını başına devşir evladım. akıllı ol, yoksa sikerim beyin hücrelerini. ömür bitiyor, ölüm hayatın "finish" noktasında kapı gibi bekliyor, silkin ve kendine gel. sev, seviş.
egonu da götüne sok. fantezi denemiş olursun. şimdiki dipdiri bedenin sana yaşadığını ispat etsin, yoksa ananın amını tersten görürsün, benden demesi. 

gerçi prensiplerim gereği benden zeki olmayan hiçbir insanı kaale almıyorum ama bu durum o insanlarla sevişmeme engel değil. ne de olsa seks herkesi ve her şeyi eşitliyor. ölüm gibi.

http://www.youtube.com/watch?v=g-xs1w1ehpo

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder