14 Ekim 2011 Cuma

Zarif kadın

evrendeki en eşsiz tablo, en muhteşem şarkı, en leziz betimlemelerle dolu kutsal bir kitaptır bu kadın. incecik ayak bilekleri olur öncelikle. hafif dik ve küçük bir burnu. gülümsediğinde kaybolan gözleri, ve gözlerinin her daim sönmeyen ışığı, küçücük elleri, yine küçücük ayakları, uzun bacakları, bakımlı saçları, bembeyaz bir teni, bakımlı tırnakları, incecik beli ve sırtı... dümdüz. pürüzsüz...

zarif kadın içki kadehini eline aldığında karşısındaki erkek o görüntüdüen büyülenmiyorsa o da o erkeğin aptallığı olsun. zarif kadın sigarasından nefesler çekip dumanını boşluğa gönderdiğinde karşısındaki erkek o an mest olmuyorsa o da o erkeğin budalalığı olsun.

sonra dudakları... hafif dolgun ama asla sırıtmayan, yüzünün en uyumlu parçasıymış gibi duran dudakları... kendisiyle dans ederken size bir nefeslik mesafede duran dudakları. dans ederken siz kendisinin ayaklarına basmamak için çaba verdikçe hafifçe açılıp hep bir şeyler diyecekmiş gibi duran dudakları. hep öpecekmiş gibi duran dudakları. hep size ruhundan ruh sunacakmış gibi olan dudakları..

kadının kutsallığına dair yegane kanıt bu kadındır işte. zarif kadındır. muhteşem bir malikaneyi eşsiz yapan tül perdelerin şıklığı gibidir, üzerine giydiği her şeyin kendisini şık göstermesi.
muhteşem bir şelalenin o büyüleyen, büyüledikçe de kendisine doğru çeken bilinmezliğidir suskunluğu. şöyle sokulduğunuzda kendisine, belinden kavrayıp kendinize çektiğinizde, göğüslerinin yumuşaklığını göğsünüzde, kalp atışlarını ise kalbinizde hissettiğinizde vazgeçilmez olandır.

saatlerce dinleyebilirsiniz kendisini. gözlerine bakıp gözlerinizi hiç kırpmadan. hayatınız boyunca resmedebilirsiniz kendisini. ister resimle. isterseniz yazıyla. farketmez.. siz betimledikçe o bitmez. size ise o gülümsedikçe, öptükçe, sevdikçe ne bedeniniz ne de ruhunuz yetmez..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder